2 Mayıs 2007

Foklar ve Somlar Arasında ALASKA - 1

Hubbard Glacier, Skagway, Juneau

Yazı ve fotoğraflar Aslı Ergil (asliergil2@yahoo.com)

Alaska denince akla neler gelir? Benim aklıma, insan eli değmemiş doğa harikaları, soğuk, som ve 80’li yılların sonunda, bir gemiden akarak kıyıları karartan petrol geliyor. Bu eyaleti birkaç sözcüğe sığdırmak olanaksız, Alaska’yı salt bu sözcüklerle betimlemek ona çok büyük bir haksızlık olurdu. Alaska’yı görmenin en iyi yollarından biri, oraya gemi yolculuğu yapmak. Yaz aylarında düzenlenen büyük gemi yolculuklarında, karadan ulaşılamayan birçok yeri görmek mümkün. Aşağıdaki birkaç şehir bunlardan sadece birkaç tanesi ve yedi günlük gemi yolculuğu sırasında gördüğümüz yerler. Bu yolculukta Alaska’nın Kanada ile Pasifik (Büyük Okyanus) arasında kalan “Inside Passage” (İç geçit) adlı güneydoğu bölgesini tanıdık.

Gemiyle vardığımız en kuzey nokta Hubbard Glacier (Hubbard Buzulu). Burada kızılderili bir rehber gemiye katılıp, gemi orada birkaç tur atarken, bize buranın yerel ismini ve önemli bilgilerini veriyor. Hubbard Buzulu, Alaska’nın dalga suyu ile oluşmuş en büyük buzulu olarak biliniyor. 122 km uzunluğunda olan buzul, 10 km genişliğinde. Buzulun kimi kısmı parlak mavi, kimi kısmı kara ve çoğu bölümü beyaz. Büyük gemiler, buzulun çok yakınına yanaşırken, insan bunun buzula zarar verip vermeyeceğini merak ediyor.

Skagway

Skagway, Alaska’nın altın arayışı için kurulan şehirlerinden biri. Skagway’in nüfusunun 856 kişi olmasına karşın, oraya gelen ikibin kişilik büyük gemilerle şehirin nüfusu bir anda 15-20 bine çıkabiliyor. Buraya uğradığınızda, turizm bürosuna giderseniz, kent içindeki ücretsiz bir yürüyüş turuna katılabilirsiniz. Tura çok fazla ilgi olduğundan, büroya erken uğrayıp yürüyüş için adınızı yazdırmanız gerekiyor.

Skagway’den, White Pass (Beyaz Geçit) geçidi yönünde hareket eden “White Pass and Yukon Route Railroad” treniyle, güzelim sisin arkasında gizlenen dağların içinde üç saatlik bir yolculuk yaparak doğayı izlemek ve altın arayışındaki günlerde yaşanmış zorlukları hissetmek mümkün. Yolculuk boyunca buzulları, şelaleleri, çelik köprüleri, boğazları, geçitleri, yerel bitkileri, çiçekleri ve böğürtlen türlerini görebilirsiniz. Demiryolunun özel bir şirket tarafından yapımı iki yıl sürmüş ve hat 1898’de hizmete girmiş. Bu tren, altın arayışı içinde olanlara büyük yarar sağlamış, hat ise, Eyfel Kulesi ve Özgürlük Anıtı gibi, dünyanın mühendislik harikalarından biri olarak anılıyor. Öte yandan, yapımı devlet tarafından gerçekleştirilen karşı dağdaki karayolu ise 10 senede tamamlanabilmiş.

Skagway’e geri döndüğümüzde, Lower Dewey Lake’e (Aşağı Dewey Gölü’ne) iki saatlik bir yürüyüş yapıyoruz. İlk gördüğümüz manzara harika bir su birikintisi. Birkaç yüz metre daha yürüyerek Skagway’in de görülebildiği ilkinden daha da güzel bir doğal ortama ulaşıyoruz ve yorgunluğumuza değiyor.

Ormanın içinden geçildiğinden, burada yalnız yürümemek gerekiyor. Burada ayılara rastlamanız şaşırtıcı birşey olmaz. Ormanın içinde yürürken, bir ara durun ve gözlerinizi kapatıp doğayı dinleyin, ağaçların ve doğanın “sesini” belki de benim gibi ilk defa işitiyor olabilirsiniz. Türkuvaz buzul suları ile beslenen göle baktığınızda, dağların ve çam ağaçlarının manzarasının ayna gibi gölde yansıdığının ayırdına varacaksınız. Oraya mutlaka kamera ile gidin.

Skagway’de ana caddede yürürseniz, hemen yanda akan çayın içinde somlar göreceksiniz. Eylül ayında, suyun akışının ters tarafına doğru yüzen somlar buraya “yumurtlamaya ve ölmeye” geliyorlar.

Skagway’de en çok kuyumcular ve hatıra eşya satan mağazalar var.

Juneau

Juneau ikinci vardığımız liman. Alaska’nın başkenti olan bu şehire salt deniz ya da hava yoluyla ulaşılabiliyor. Gördüğümüz üç şehir arasında en büyüğü olan Juneau’da etkinlik çok.

Biz, sağanak yağmur altında, “kayak” denilen iki kişilik teknelerde, çift taraflı kürek çekmeyi yeğledik. Bu “kayak” yolcuğumuz sırasında, uzaktan da olsa, sisler içinde beliren Mendenhall Buzulu’nu keşfettik. Kürek çekerken, “bald eagle”ları (kartalları) çok yakından görme olanağını buluyoruz. Bu kuşlar buradaki med-cezir’den yararlanarak balık avlamaya çıkıyorlar. Bizi izleyen foklar, çok utangaç olduklarından, bizim onları gördüğümüzün ayırdına vardıkları anda suya dalıyorlar.

Burayı ziyaret eden birçok insan, bu toprakların, rüzgarın, yağmurun, bulutların ve suların âşığı olup burada yaz-kış kalmaya karar verirse, hükümetin verdiği yıllık petrol geliri payının bir parçasını alıyorlarmış. Her ne kadar Alaska’nın kışı soğuk ve karanlık geçse de, oranın insanının oradan ayrılmaya pek niyeti yok.

“Twisted Fish” (“şaşkın balık” anlamına geliyor) lokantasında Alaska’nın günlük çıkan, taze balıklarını sıcak bir çorba eşliğinde yiyoruz. Lokantada çok fazla çeşit var, bizim seçtiğimiz yemek, içinde birçok yerel balığın yer aldığı “seafood platter”. Lokantanın tam yanında ise, büyük som füme üreticilerinin “Taku” adındaki satış mağazası bulunuyor. Burada çıkan som çeşitlerinden en bilineni Sockeye Salmon. Pasifik’te yabani (wild) olarak gelişen bu tür, yiyecek ararken çok seçici olduğundan, etinin temizliği ve kırmızılığı ile biliniyor.

Juneau’da, kent dışında görebileceğiniz yerlerin başında, Mendenhall Buzulu yer alıyor. Bu buzula otobüs ya da teleferik ile ulaşmak mümkün. Geminiz Juneau’da fazla kalmıyorsa, kent dışı bir etkinliğe katılmak yerine, Juneau’yu gezmeyi yeğleyebilirsiniz.

Bir sonraki yazımızda Ketchikan ve çevresinden söz edeceğiz.




Yazı ve fotoğraflar Aslı Ergil (asliergil2@yahoo.com)


Alaska denince akla neler gelir? Benim aklıma, insan eli değmemiş doğa harikaları, soğuk, som ve 80'li yılların sonunda, bir gemiden akarak kıyıları karartan petrol geliyor. Bu eyaleti birkaç sözcüğe sığdırmak olanaksız, Alaska'yı salt bu sözcüklerle betimlemek ona çok büyük bir haksızlık olurdu. Alaska'yı görmenin en iyi yollarından biri, oraya gemi yolculuğu yapmak. Yaz aylarında düzenlenen büyük gemi yolculuklarında, karadan ulaşılamayan birçok yeri görmek mümkün. Aşağıdaki birkaç şehir bunlardan sadece birkaç tanesi ve yedi günlük gemi yolculuğu sırasında gördüğümüz yerler. Bu yolculukta Alaska'nın Kanada ile Pasifik (Büyük Okyanus) arasında kalan "Inside Passage" (İç geçit) adlı güneydoğu bölgesini tanıdık.


Gemiyle vardığımız en kuzey nokta Hubbard Glacier (Hubbard Buzulu). Burada kızılderili bir rehber gemiye katılıp, gemi orada birkaç tur atarken, bize buranın yerel ismini ve önemli bilgilerini veriyor. Hubbard Buzulu, Alaska'nın dalga suyu ile oluşmuş en büyük buzulu olarak biliniyor. 122 km uzunluğunda olan buzul, 10 km genişliğinde. Buzulun kimi kısmı parlak mavi, kimi kısmı kara ve çoğu bölümü beyaz. Büyük gemiler, buzulun çok yakınına yanaşırken, insan bunun buzula zarar verip vermeyeceğini merak ediyor.



Skagway


Skagway, Alaska'nın altın arayışı için kurulan şehirlerinden biri. Skagway'in nüfusunun 856 kişi olmasına karşın, oraya gelen ikibin kişilik büyük gemilerle şehirin nüfusu bir anda 15-20 bine çıkabiliyor. Buraya uğradığınızda, turizm bürosuna giderseniz, kent içindeki ücretsiz bir yürüyüş turuna katılabilirsiniz. Tura çok fazla ilgi olduğundan, büroya erken uğrayıp yürüyüş için adınızı yazdırmanız gerekiyor.


Skagway'den, White Pass (Beyaz Geçit) geçidi yönünde hareket eden "White Pass and Yukon Route Railroad" treniyle, güzelim sisin arkasında gizlenen dağların içinde üç saatlik bir yolculuk yaparak doğayı izlemek ve altın arayışındaki günlerde yaşanmış zorlukları hissetmek mümkün. Yolculuk boyunca buzulları, şelaleleri, çelik köprüleri, boğazları, geçitleri, yerel bitkileri, çiçekleri ve böğürtlen türlerini görebilirsiniz. Demiryolunun özel bir şirket tarafından yapımı iki yıl sürmüş ve hat 1898'de hizmete girmiş. Bu tren, altın arayışı içinde olanlara büyük yarar sağlamış, hat ise, Eyfel Kulesi ve Özgürlük Anıtı gibi, dünyanın mühendislik harikalarından biri olarak anılıyor. Öte yandan, yapımı devlet tarafından gerçekleştirilen karşı dağdaki karayolu ise 10 senede tamamlanabilmiş.


Skagway'e geri döndüğümüzde, Lower Dewey Lake'e (Aşağı Dewey Gölü'ne) iki saatlik bir yürüyüş yapıyoruz. İlk gördüğümüz manzara harika bir su birikintisi. Birkaç yüz metre daha yürüyerek Skagway'in de görülebildiği ilkinden daha da güzel bir doğal ortama ulaşıyoruz ve yorgunluğumuza değiyor.


Ormanın içinden geçildiğinden, burada yalnız yürümemek gerekiyor. Burada ayılara rastlamanız şaşırtıcı birşey olmaz. Ormanın içinde yürürken, bir ara durun ve gözlerinizi kapatıp doğayı dinleyin, ağaçların ve doğanın "sesini" belki de benim gibi ilk defa işitiyor olabilirsiniz. Türkuvaz buzul suları ile beslenen göle baktığınızda, dağların ve çam ağaçlarının manzarasının ayna gibi gölde yansıdığının ayırdına varacaksınız. Oraya mutlaka kamera ile gidin.


Skagway'de ana caddede yürürseniz, hemen yanda akan çayın içinde somlar göreceksiniz. Eylül ayında, suyun akışının ters tarafına doğru yüzen somlar buraya "yumurtlamaya ve ölmeye" geliyorlar.


Skagway'de en çok kuyumcular ve hatıra eşya satan mağazalar var.


Juneau


Juneau ikinci vardığımız liman. Alaska'nın başkenti olan bu şehire salt deniz ya da hava yoluyla ulaşılabiliyor. Gördüğümüz üç şehir arasında en büyüğü olan Juneau'da etkinlik çok.


Biz, sağanak yağmur altında, "kayak" denilen iki kişilik teknelerde, çift taraflı kürek çekmeyi yeğledik. Bu "kayak" yolcuğumuz sırasında, uzaktan da olsa, sisler içinde beliren Mendenhall Buzulu'nu keşfettik. Kürek çekerken, "bald eagle"ları (kartalları) çok yakından görme olanağını buluyoruz. Bu kuşlar buradaki med-cezir'den yararlanarak balık avlamaya çıkıyorlar. Bizi izleyen foklar, çok utangaç olduklarından, bizim onları gördüğümüzün ayırdına vardıkları anda suya dalıyorlar.


Burayı ziyaret eden birçok insan, bu toprakların, rüzgarın, yağmurun, bulutların ve suların âşığı olup burada yaz-kış kalmaya karar verirse, hükümetin verdiği yıllık petrol geliri payının bir parçasını alıyorlarmış. Her ne kadar Alaska'nın kışı soğuk ve karanlık geçse de, oranın insanının oradan ayrılmaya pek niyeti yok.


"Twisted Fish" ("şaşkın balık" anlamına geliyor) lokantasında Alaska'nın günlük çıkan, taze balıklarını sıcak bir çorba eşliğinde yiyoruz. Lokantada çok fazla çeşit var, bizim seçtiğimiz yemek, içinde birçok yerel balığın yer aldığı "seafood platter". Lokantanın tam yanında ise, büyük som füme üreticilerinin "Taku" adındaki satış mağazası bulunuyor. Burada çıkan som çeşitlerinden en bilineni Sockeye Salmon. Pasifik'te yabani (wild) olarak gelişen bu tür, yiyecek ararken çok seçici olduğundan, etinin temizliği ve kırmızılığı ile biliniyor.


Juneau'da, kent dışında görebileceğiniz yerlerin başında, Mendenhall Buzulu yer alıyor. Bu buzula otobüs ya da teleferik ile ulaşmak mümkün. Geminiz Juneau'da fazla kalmıyorsa, kent dışı bir etkinliğe katılmak yerine, Juneau'yu gezmeyi yeğleyebilirsiniz.


Bir sonraki yazımızda Ketchikan ve çevresinden söz edeceğiz.


(Cumhuriyet Gazetesi Gezi Eki Sayı 79, 25 Nisan 2007)

Hiç yorum yok: