25 Ağustos 2012

“Merak Kediyi Öldürür” (*)

Kediler de Yanılır

“Merak Kediyi Öldürür” (*)


Ağabeyimler, tatilde bulundukları Armutlu’dan İstanbul’a giderken Çiftlikköy’de kaldığımız 500-600 daireli sitede 4. katta bulunan dairemizde birlikte bir akşam yemeği yemek için bize uğramışlardı. Arabalarında yanlarında getirdikleri değerli eşyalarından başka bir de kedi kafesini alarak yukarı çıktılar. Biz onları yemeğe çağırırken bir de kedi beklemiyorduk. Neyse çağrısız konuk kediye evin arka balkonu uygun görüldü. Balkonun biri dışında tüm pencereleri kapalıydı, o pencerede de tel sineklik vardı. Kedi kafesinden çıkarılarak balkon içinde özgür bırakıldı.

O gün de, güneş battıktan sonra, tüm yazlık site ve kentlerde olduğu gibi, sitenin gençleri blokların arasında söyleşmeye, dolaşmaya başlamışlardı. Biz yemeğe oturduk. Yemekten tam kalkmak üzereydik ki kapı çalındı, mahallenin gençleri kapıda heyecanla birşey anlatmak istiyorlardı. Sonunda biri acı haberi verdi: Bizim bloktan bir kedi intihar etmiş, tam önlerine düşmüş, ayaklarından birini kırmıştı. Kediler her zaman dört ayak üzerine düşerler bu bir doğa yasası, onların genlerinde var. Bu kedi nasıl olmuş da dört ayağı üzerine düşmemişti. Bizim kedimiz olup olmadığını sordular. Kedinin sahibi yengem oturduğu sandalyeden bir hışımla fırladı, hep birlikte arka balkona koştuk. Eve ilk kez bir kedi gelmiş, o da balkondan aşağı atlayarak intihar etmişti, arkasından gelecekleri düşünmek bile insanı üzüyordu. Arka balkona gittiğimizde bir de ne görelim, kedi sapasağlam, balkondaki divanda keyif sürüyor, sahibini (ya da kölesini) görünce miyavladı. Hemen kapıya koştuk, gençlerden aynı bilgiyi diğer dairelere de vermelerini rica ettik, eğer kimse kediyi sahiplenmiyorsa o zaman da damda dolaşan bir sokak kedisinin düşmüş olabileceği aklımıza geldi. Kedimiz için üzülmemize gerek kalmamıştı, hep birlikte bir oh çektik. Ama niye bu yabancı kedi tam da bizim eve ilk kez kedi geldiği gün aşağı atlamıştı?

Sonunda kedinin sahibi bulundu, kedi tam üstümüzdeki dairede yaşayanlara aitti, oraya birkaç haftalığına tatile gelenler kedilerini de birlikte getirmişler, balkon civarında özgür bırakmışlardı. Balkonun tüm pencerelerinin kapalı olduğunu düşünüyorlardı, ama onlardan biri aralık unutulmuş, ya da becerikli kedi tarafından açılmıştı. Üst katta çığlıklar atılmaya başladı, pencerenin kimin tarafından açıldığı tartışmaları başladı, arkasından ağlaşmalar. Aralarından biri koşa koşa merdivenlerden aşağı doğru yuvarlanırcasına kapının dışına çıktı ve kediyi koruması altına alarak doğru arabalarına koştu. Bayramın üçüncü günü gece geç saatte veteriner nasıl bulunacaktı?

Biz kedinin aşağı atlama gerekçesini bir türlü bulamamıştık. Kediler hiçbir zaman aşağı inemezler, atlamazlar. Ağaca çıkan kedilerin itfaiyeler tarafından nasıl kurtarıldığı sık sık televizyonlarda gösterilir.

Kedilerini de sağ salim yanlarına alarak yolculuğa çıkan konuklarımızı uğurladık, eve dönüyoruz, sitenin gençleri bir kez daha bizi durdurdular, kedinin düşerken bizim balkonun demirlerini kırdığını şans eseri kimsenin kafasına bir şeyin düşmediğini, onları kontrol etmemizi önerdiler.
Eve döndüğümüzde doğru balkona koştuk, gerçekten balkonun dışına doğru çıkıntı halinde bulunan ve duvara kocaman salmalarla vidalanmış, çamaşır iplerinin bağlı olduğu koca demirlerden biri yerinde yoktu.

Sonunda bulmaca çözüldü, olay tam tamına şu şekilde gelişmişti: Bize konuk gelen kediyi balkonda özgür bıraktığımızda, o mutlaka “kedice” bazı anlamları bulunan “miyav” sesleri çıkarmış, üst kattaki kedi çılgına dönmüştü. Bizimki miyavlamaları kesmeyince, yukardaki kedi, “meraktan” çatlamış, sonra da bizim kedinin bulunduğu bir alt kattaki balkona inmeye karar vermişti. Balkonun dışarıya doğru ağaç dalı gibi çıkmış çamaşır ipi demirleri vardı, onlardan birinin üstüne atlayarak bizim balkondaki kediyi görebilir merakını giderebilirdi. Kedi bütün dikkatini toplamış, kendinden salt 1-2 metre uzaklıktaki o demirin üzerini hedefleyerek kendini serbest düşüşe bırakmıştı. İşte bütün sorun burada çıktı, balkon demiri onun 1-2 metreden düşmesinin etkisiyle yerinden kopmuş, çamaşır ipleri demir çubuğu tuttuğundan o yere kadar düşmemiş, ama ona tutunacağı hesabını yapan üst katın kedisi konum değiştirerek düşey olarak asılı kalan demirden kayarak apartmanın önüne düşmüş, hem de olay kedi için tümüyle sürpriz olduğundan dört ayak üzerine düşme kuralını bile uygulayamamıştı. Zavallı kedi, hem bizim kediyi görememiş hem de ayaklarından birini kırmıştı, öte yandan bizimki de miyavlamış, etraftan kendine bir arkadaş bulacağını düşlerken bir başka kedinin başına iş açmıştı. Bizim kedinin balkonun dışından bir başka kedinin aşağı doğru uçuşunu görmesi bana Behiç Ak’ın “Tek kişilik Şehir” oyununu anımsattı.

Biz ertesi gün üst kattakilere çıktık, biraz da söylenerek onların bizim kırılan balkon demirimizi yaptırmalarını istedik. Bir de tabii ki kedilerine hakim olmalarını istedik. Kaza geçiren kedinin sahiplerinin bizim kediden haberleri hiçbir zaman olmadı, aksi halde onlar da bizim kediden şikayetçi olabilirlerdi, nereden bilebilirlerdi kedilerinin başka bir kediyi görmek uğruna canından olmak üzere olduğunu? Onlar halâ kedilerinin hangi gerekçeyle aşağı atladığını, intihar ettiğini bilmiyorlar, belki de kediyi, intihar girişiminin nedenlerini araştırmak için kedi psikologuna götürmüşlerdir.

Demek ki, kediler, gerçekten “meraklarını gidermek için canlarını vermekten” kaçınmazlarmış...

Aydın Ergil
24.8.2012


(*) “Merak kediyi öldürür” İngilizce bir atasözünün (Curiosity kills the cat, ...) başlangıcı