“Merak Kediyi Öldürür” (*)
Ağabeyimler, tatilde
bulundukları Armutlu’dan İstanbul’a giderken Çiftlikköy’de kaldığımız 500-600
daireli sitede 4. katta bulunan dairemizde birlikte bir akşam yemeği yemek için
bize uğramışlardı. Arabalarında yanlarında getirdikleri değerli eşyalarından
başka bir de kedi kafesini alarak yukarı çıktılar. Biz onları yemeğe çağırırken
bir de kedi beklemiyorduk. Neyse çağrısız konuk kediye evin arka balkonu uygun
görüldü. Balkonun biri dışında tüm pencereleri kapalıydı, o pencerede de tel
sineklik vardı. Kedi kafesinden çıkarılarak balkon içinde özgür bırakıldı.
O gün de, güneş battıktan
sonra, tüm yazlık site ve kentlerde olduğu gibi, sitenin gençleri blokların
arasında söyleşmeye, dolaşmaya başlamışlardı. Biz yemeğe oturduk. Yemekten tam
kalkmak üzereydik ki kapı çalındı, mahallenin gençleri kapıda heyecanla birşey
anlatmak istiyorlardı. Sonunda biri acı haberi verdi: Bizim bloktan bir kedi
intihar etmiş, tam önlerine düşmüş, ayaklarından birini kırmıştı. Kediler her
zaman dört ayak üzerine düşerler bu bir doğa yasası, onların genlerinde var. Bu
kedi nasıl olmuş da dört ayağı üzerine düşmemişti. Bizim kedimiz olup
olmadığını sordular. Kedinin sahibi yengem oturduğu sandalyeden bir hışımla
fırladı, hep birlikte arka balkona koştuk. Eve ilk kez bir kedi gelmiş, o da
balkondan aşağı atlayarak intihar etmişti, arkasından gelecekleri düşünmek bile
insanı üzüyordu. Arka balkona gittiğimizde bir de ne görelim, kedi sapasağlam,
balkondaki divanda keyif sürüyor, sahibini (ya da kölesini) görünce miyavladı. Hemen
kapıya koştuk, gençlerden aynı bilgiyi diğer dairelere de vermelerini rica
ettik, eğer kimse kediyi sahiplenmiyorsa o zaman da damda dolaşan bir sokak
kedisinin düşmüş olabileceği aklımıza geldi. Kedimiz için üzülmemize gerek
kalmamıştı, hep birlikte bir oh çektik. Ama niye bu yabancı kedi tam da bizim
eve ilk kez kedi geldiği gün aşağı atlamıştı?
Sonunda kedinin sahibi
bulundu, kedi tam üstümüzdeki dairede yaşayanlara aitti, oraya birkaç
haftalığına tatile gelenler kedilerini de birlikte getirmişler, balkon
civarında özgür bırakmışlardı. Balkonun tüm pencerelerinin kapalı olduğunu
düşünüyorlardı, ama onlardan biri aralık unutulmuş, ya da becerikli kedi
tarafından açılmıştı. Üst katta çığlıklar atılmaya başladı, pencerenin kimin
tarafından açıldığı tartışmaları başladı, arkasından ağlaşmalar. Aralarından
biri koşa koşa merdivenlerden aşağı doğru yuvarlanırcasına kapının dışına çıktı
ve kediyi koruması altına alarak doğru arabalarına koştu. Bayramın üçüncü günü
gece geç saatte veteriner nasıl bulunacaktı?
Biz kedinin aşağı atlama
gerekçesini bir türlü bulamamıştık. Kediler hiçbir zaman aşağı inemezler,
atlamazlar. Ağaca çıkan kedilerin itfaiyeler tarafından nasıl kurtarıldığı sık
sık televizyonlarda gösterilir.
Kedilerini de sağ salim
yanlarına alarak yolculuğa çıkan konuklarımızı uğurladık, eve dönüyoruz,
sitenin gençleri bir kez daha bizi durdurdular, kedinin düşerken bizim balkonun
demirlerini kırdığını şans eseri kimsenin kafasına bir şeyin düşmediğini, onları
kontrol etmemizi önerdiler.
Eve döndüğümüzde doğru
balkona koştuk, gerçekten balkonun dışına doğru çıkıntı halinde bulunan ve
duvara kocaman salmalarla vidalanmış, çamaşır iplerinin bağlı olduğu koca
demirlerden biri yerinde yoktu.
Sonunda bulmaca çözüldü,
olay tam tamına şu şekilde gelişmişti: Bize konuk gelen kediyi balkonda özgür
bıraktığımızda, o mutlaka “kedice” bazı anlamları bulunan “miyav” sesleri
çıkarmış, üst kattaki kedi çılgına dönmüştü. Bizimki miyavlamaları kesmeyince,
yukardaki kedi, “meraktan” çatlamış, sonra da bizim kedinin bulunduğu bir alt
kattaki balkona inmeye karar vermişti. Balkonun dışarıya doğru ağaç dalı gibi
çıkmış çamaşır ipi demirleri vardı, onlardan birinin üstüne atlayarak bizim
balkondaki kediyi görebilir merakını giderebilirdi. Kedi bütün dikkatini
toplamış, kendinden salt 1-2 metre uzaklıktaki o demirin üzerini hedefleyerek
kendini serbest düşüşe bırakmıştı. İşte bütün sorun burada çıktı, balkon demiri
onun 1-2 metreden düşmesinin etkisiyle yerinden kopmuş, çamaşır ipleri demir
çubuğu tuttuğundan o yere kadar düşmemiş, ama ona tutunacağı hesabını yapan üst
katın kedisi konum değiştirerek düşey olarak asılı kalan demirden kayarak
apartmanın önüne düşmüş, hem de olay kedi için tümüyle sürpriz olduğundan dört
ayak üzerine düşme kuralını bile uygulayamamıştı. Zavallı kedi, hem bizim
kediyi görememiş hem de ayaklarından birini kırmıştı, öte yandan bizimki de
miyavlamış, etraftan kendine bir arkadaş bulacağını düşlerken bir başka kedinin
başına iş açmıştı. Bizim kedinin balkonun dışından bir başka kedinin aşağı
doğru uçuşunu görmesi bana Behiç Ak’ın “Tek kişilik Şehir” oyununu anımsattı.
Biz ertesi gün üst
kattakilere çıktık, biraz da söylenerek onların bizim kırılan balkon demirimizi
yaptırmalarını istedik. Bir de tabii ki kedilerine hakim olmalarını istedik.
Kaza geçiren kedinin sahiplerinin bizim kediden haberleri hiçbir zaman olmadı,
aksi halde onlar da bizim kediden şikayetçi olabilirlerdi, nereden
bilebilirlerdi kedilerinin başka bir kediyi görmek uğruna canından olmak üzere
olduğunu? Onlar halâ kedilerinin hangi gerekçeyle aşağı atladığını, intihar
ettiğini bilmiyorlar, belki de kediyi, intihar girişiminin nedenlerini
araştırmak için kedi psikologuna götürmüşlerdir.
Demek ki, kediler, gerçekten
“meraklarını gidermek için canlarını vermekten” kaçınmazlarmış...
Aydın Ergil
24.8.2012
1 yorum:
Demir tamir parasini istemek oldumu Aydin'cim.
464 Ersen KIRALP(102)
Yorum Gönder