Sevgili dostlar,
Bu yılbaşını da İstanbul'dan uzakta geçiriyoruz. Tüm dünyada ve Türkiye'de güzel günler dilemekten başka bir şey elimden gelmiyor. Eğer dünyayı değiştirmem mümkün olsaydı, haksızlıkları ortadan kaldırırdım. Siz siz olun sağlıklı, başarılı ve mutlu olun, dünyayı değiştirmek de bunlarla başlıyor zaten.
Sevgiler,
Bu "blog"un sahibi Aydın Ergil, zaman buldukça anı ve düşüncelerini bu internet sayfalarına aktarmaktadır. e-posta adresleri: aydinergil@gmail.com ya da aydinergil@yahoo.com A.E.
31 Aralık 2012
10 Kasım 2012
29 Ekim 2012
23 Ekim 2012
29 Ekim'le İlgili Bir Haber
Ben bu haberi okuduğumda çok şaşırdım. Önceki kuşakların bunu okuma olanağı olmadı, benden sonrakiler için de buraya alıyorum. Yanılmıyorsam bu tür etkinlikleri eskiden Valilikler düzenlerdi. Ben küçükken tüm devlet kuruluşların bu etkinlikleri desteklediğini anımsıyorum. Kaynak: Hürriyet 23.10.2012
İSTANBUL, 23 Ekim 2012
Ankara Valiliği Başkent'teki 29 Ekim yürüyüşünün yasal olmadığı
gerekçesiyle engelleneceğini duyurdu. İstanbul'da ise 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını her yıl Bağdat Caddesi’nde
‘Cumhuriyet’e bağlılık yürüyüşü’ ile kutlayan Kadıköy Belediyesi ile
İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında caddenin süslenmesi konusunda
gerginlik yaşandı. Ankara Valilliği'nden yapılan yazılı açıklamada
STK'lar tarafından yapılması planlanan 29 Ekim yürüyüşünün yasal
olmadığı gerekçesiyle engelleneceği duyuruldu.
18 Ekim 2012
Bir Koca Yitik Daha
Bir koca yitik daha: Yakın tarihimizi en iyi bilenlerden biri daha göçtü bu dünyadan, Erol Şadi Erdinç. Orhan Kemal ödül töreninde tanıştığımda bir Merhaba dediğim anda dostum oluvermişti. Geçen yılki (12 Kasım 2011) kitap fuarında standımıza gelerek bizi mutlu etmiş, bize bazı konularda kaynak göstermişti. Yakın tarihimizi çok iyi bilmekle kalmayıp hep aydınlanmacıları savunmuştu. Işıklar içinde yatsın.
6 Eylül 2012
Hüseyin Kıvanç
Olamaz, daha geçen gün facebook'da yazıştık, çok değerli bir dostumdu, gözlerime inanamıyorum. Şu anda da facebook ekranımın sağ alt köşesinde onun resmi var. Çok çok üzüldüm, aydınlanmamızdan bir ışık daha eksildi.
Dostlarımın çoğunun tanıdğı, Cumhuriyet'te birçok haberi yayımlanan, yayıncı, aydın insan, çok değerli dostum Hüseyin Kıvanç'ın yaşamını yitirdiği haberini biraz önce facebook'ta okudum, gözlerime inanamadım. Ben inanmasam da bu acı haberi dostlarıma iletiyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Işıklar içinde yatsın.
25 Ağustos 2012
“Merak Kediyi Öldürür” (*)
“Merak Kediyi Öldürür” (*)
Ağabeyimler, tatilde
bulundukları Armutlu’dan İstanbul’a giderken Çiftlikköy’de kaldığımız 500-600
daireli sitede 4. katta bulunan dairemizde birlikte bir akşam yemeği yemek için
bize uğramışlardı. Arabalarında yanlarında getirdikleri değerli eşyalarından
başka bir de kedi kafesini alarak yukarı çıktılar. Biz onları yemeğe çağırırken
bir de kedi beklemiyorduk. Neyse çağrısız konuk kediye evin arka balkonu uygun
görüldü. Balkonun biri dışında tüm pencereleri kapalıydı, o pencerede de tel
sineklik vardı. Kedi kafesinden çıkarılarak balkon içinde özgür bırakıldı.
O gün de, güneş battıktan
sonra, tüm yazlık site ve kentlerde olduğu gibi, sitenin gençleri blokların
arasında söyleşmeye, dolaşmaya başlamışlardı. Biz yemeğe oturduk. Yemekten tam
kalkmak üzereydik ki kapı çalındı, mahallenin gençleri kapıda heyecanla birşey
anlatmak istiyorlardı. Sonunda biri acı haberi verdi: Bizim bloktan bir kedi
intihar etmiş, tam önlerine düşmüş, ayaklarından birini kırmıştı. Kediler her
zaman dört ayak üzerine düşerler bu bir doğa yasası, onların genlerinde var. Bu
kedi nasıl olmuş da dört ayağı üzerine düşmemişti. Bizim kedimiz olup
olmadığını sordular. Kedinin sahibi yengem oturduğu sandalyeden bir hışımla
fırladı, hep birlikte arka balkona koştuk. Eve ilk kez bir kedi gelmiş, o da
balkondan aşağı atlayarak intihar etmişti, arkasından gelecekleri düşünmek bile
insanı üzüyordu. Arka balkona gittiğimizde bir de ne görelim, kedi sapasağlam,
balkondaki divanda keyif sürüyor, sahibini (ya da kölesini) görünce miyavladı. Hemen
kapıya koştuk, gençlerden aynı bilgiyi diğer dairelere de vermelerini rica
ettik, eğer kimse kediyi sahiplenmiyorsa o zaman da damda dolaşan bir sokak
kedisinin düşmüş olabileceği aklımıza geldi. Kedimiz için üzülmemize gerek
kalmamıştı, hep birlikte bir oh çektik. Ama niye bu yabancı kedi tam da bizim
eve ilk kez kedi geldiği gün aşağı atlamıştı?
Sonunda kedinin sahibi
bulundu, kedi tam üstümüzdeki dairede yaşayanlara aitti, oraya birkaç
haftalığına tatile gelenler kedilerini de birlikte getirmişler, balkon
civarında özgür bırakmışlardı. Balkonun tüm pencerelerinin kapalı olduğunu
düşünüyorlardı, ama onlardan biri aralık unutulmuş, ya da becerikli kedi
tarafından açılmıştı. Üst katta çığlıklar atılmaya başladı, pencerenin kimin
tarafından açıldığı tartışmaları başladı, arkasından ağlaşmalar. Aralarından
biri koşa koşa merdivenlerden aşağı doğru yuvarlanırcasına kapının dışına çıktı
ve kediyi koruması altına alarak doğru arabalarına koştu. Bayramın üçüncü günü
gece geç saatte veteriner nasıl bulunacaktı?
Biz kedinin aşağı atlama
gerekçesini bir türlü bulamamıştık. Kediler hiçbir zaman aşağı inemezler,
atlamazlar. Ağaca çıkan kedilerin itfaiyeler tarafından nasıl kurtarıldığı sık
sık televizyonlarda gösterilir.
Kedilerini de sağ salim
yanlarına alarak yolculuğa çıkan konuklarımızı uğurladık, eve dönüyoruz,
sitenin gençleri bir kez daha bizi durdurdular, kedinin düşerken bizim balkonun
demirlerini kırdığını şans eseri kimsenin kafasına bir şeyin düşmediğini, onları
kontrol etmemizi önerdiler.
Eve döndüğümüzde doğru
balkona koştuk, gerçekten balkonun dışına doğru çıkıntı halinde bulunan ve
duvara kocaman salmalarla vidalanmış, çamaşır iplerinin bağlı olduğu koca
demirlerden biri yerinde yoktu.
Sonunda bulmaca çözüldü,
olay tam tamına şu şekilde gelişmişti: Bize konuk gelen kediyi balkonda özgür
bıraktığımızda, o mutlaka “kedice” bazı anlamları bulunan “miyav” sesleri
çıkarmış, üst kattaki kedi çılgına dönmüştü. Bizimki miyavlamaları kesmeyince,
yukardaki kedi, “meraktan” çatlamış, sonra da bizim kedinin bulunduğu bir alt
kattaki balkona inmeye karar vermişti. Balkonun dışarıya doğru ağaç dalı gibi
çıkmış çamaşır ipi demirleri vardı, onlardan birinin üstüne atlayarak bizim
balkondaki kediyi görebilir merakını giderebilirdi. Kedi bütün dikkatini
toplamış, kendinden salt 1-2 metre uzaklıktaki o demirin üzerini hedefleyerek
kendini serbest düşüşe bırakmıştı. İşte bütün sorun burada çıktı, balkon demiri
onun 1-2 metreden düşmesinin etkisiyle yerinden kopmuş, çamaşır ipleri demir
çubuğu tuttuğundan o yere kadar düşmemiş, ama ona tutunacağı hesabını yapan üst
katın kedisi konum değiştirerek düşey olarak asılı kalan demirden kayarak
apartmanın önüne düşmüş, hem de olay kedi için tümüyle sürpriz olduğundan dört
ayak üzerine düşme kuralını bile uygulayamamıştı. Zavallı kedi, hem bizim
kediyi görememiş hem de ayaklarından birini kırmıştı, öte yandan bizimki de
miyavlamış, etraftan kendine bir arkadaş bulacağını düşlerken bir başka kedinin
başına iş açmıştı. Bizim kedinin balkonun dışından bir başka kedinin aşağı
doğru uçuşunu görmesi bana Behiç Ak’ın “Tek kişilik Şehir” oyununu anımsattı.
Biz ertesi gün üst
kattakilere çıktık, biraz da söylenerek onların bizim kırılan balkon demirimizi
yaptırmalarını istedik. Bir de tabii ki kedilerine hakim olmalarını istedik.
Kaza geçiren kedinin sahiplerinin bizim kediden haberleri hiçbir zaman olmadı,
aksi halde onlar da bizim kediden şikayetçi olabilirlerdi, nereden
bilebilirlerdi kedilerinin başka bir kediyi görmek uğruna canından olmak üzere
olduğunu? Onlar halâ kedilerinin hangi gerekçeyle aşağı atladığını, intihar
ettiğini bilmiyorlar, belki de kediyi, intihar girişiminin nedenlerini
araştırmak için kedi psikologuna götürmüşlerdir.
Demek ki, kediler, gerçekten
“meraklarını gidermek için canlarını vermekten” kaçınmazlarmış...
Aydın Ergil
24.8.2012
8 Temmuz 2012
Vedat Günyol'suz 8 Yıl
Öğretmenim, ustam, dostum bilge insan Vedat Günyol'u yitireli (9 Temmuz 2004) tam sekiz yıl olmuş. Vedat bey yaşamının son döneminde bile hasta yatağından Cumhuriyet Gazetesi'nin ikinci sayfasında yazmayı sürdürdü. Yazılarının tümü aydınlanma savaşımına adanmıştı. Vedat beyin değerini her geçen gün daha fazla anlıyorum. Işıklar içinde yatsın.
2 Temmuz 2012
26 Mayıs 2012
41.Orhan Kemal Roman Armağanı Töreni
* * * * DAVET * * * *
ÖLÜMÜNÜN
42.YILINDA
ORHAN KEMAL’İ ANMA
VE
2012 YILI 41.ORHAN KEMAL ROMAN
ARMAĞANI TÖRENİ
Mehmet Önder (Sunum),
Melek Akıllı (Hoş Geldiniz), Işık Öğütçü (Ölümünün 42.Yılında Orhan Kemal), Tahsin
Yücel (Orhan Kemal Roman Armağanı), Gürkan Hacır (Orhan Kemal’in
Düşündürdükleri), Çimen G. Erkol (Orhan Kemal’in Mücadelesi), Ahmet Ümit (Edebiyatımızda
Orhan Kemal), Erol Ş.Erdinç (Anılarda Orhan Kemal), Enver Aysever (Yaşayan Orhan
Kemal), Ayşe Sarısayın (Yiğit Bener’in Yapıtları), Nazım K.Öğütçü (Ödül), Ödül Töreni, Yiğit Bener (Ödül Konuşması), Kokteyl.
Işık Öğütçü
Orhan Kemal Kültür
Merkezi
Tören Yeri : Orhan Kemal Kütüphanesi - Konferans
Salonu
Adres : Ordu Caddesi No:33,
Beyazıt, İstanbul
Tarih ve Saat : 01.Haziran.2012 – Cuma -- Saat: 10.30
Telefon : (0212) 518 10 47 – 2 Hat (Kütüphane)
Faks : (0212) 517
38 11 (Kütüphane)
24 Mayıs 2012
18 Mayıs 2012
19 Mayıs Kutlu Olsun
Değerli dostlar, 19 Mayıs 1919 Ulusal Kurtuluş Savaşımımızda en önemli dönüm noktalarından biridir. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü yürekten anıyor, Gençlik ve Spor Bayramı'mızı kutluyorum.
Vedat Günyol'un öğrencilerinin 47. kez 19 Mayıs Buluşması bu kez Burgazada Öğretmenevi'nde olacak. Ben de orada 47 yıldır aksamadan süren bir geleneği sürdüreceğim. Hava kapalıymış, oraya o gün gitmemem için tonla gerekçe varmış, bana vız geliyor. Gelenekler başka türlü nasıl yaşayabilir ki? Yukardaki fotoğrafta 1992 yılında Vedat beyi ve kapalı havaya karşın yanında olan dostlarını görüyorsunuz.
30 Nisan 2012
12 Mart 2012
23 Şubat 2012
21 Şubat 2012
"Vedat Günyol 101 Yaşında"
"Vedat Günyol 101 Yaşında"
4 Mart 2012 Pazar Saat: 14:00
İstanbul Barosu'nun "Orhan Adli Apaydın" Salonunda
Orhan Adli Apaydın Sokak Baro Han Beyoğlu
(Ada Kitabevi'nin alt katında)
Konuşmacılar:Av. Kadir Bakoğlu (Öğrencisi)
Ayla Çınaroğlu (Yazar)
Ahmet Ümit (Yazar)
Necati Güngör (Yazar)
Mehmet Başaran (Eğitimci, Yazar)
Ali Turap Yalçın (Öğrencisi, Öğretmen) (Türküler)
Sunan: Aydın Ergil
4 Mart 2012 Pazar Saat: 14:00
İstanbul Barosu'nun "Orhan Adli Apaydın" Salonunda
Orhan Adli Apaydın Sokak Baro Han Beyoğlu
(Ada Kitabevi'nin alt katında)
Konuşmacılar:Av. Kadir Bakoğlu (Öğrencisi)
Ayla Çınaroğlu (Yazar)
Ahmet Ümit (Yazar)
Necati Güngör (Yazar)
Mehmet Başaran (Eğitimci, Yazar)
Ali Turap Yalçın (Öğrencisi, Öğretmen) (Türküler)
Sunan: Aydın Ergil
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)