31 Aralık 2012

Mutlu yıllar

Sevgili dostlar,

Bu yılbaşını da İstanbul'dan uzakta geçiriyoruz. Tüm dünyada ve Türkiye'de güzel günler dilemekten başka bir şey elimden gelmiyor. Eğer dünyayı değiştirmem mümkün olsaydı, haksızlıkları ortadan kaldırırdım. Siz siz olun sağlıklı, başarılı ve mutlu olun, dünyayı değiştirmek de bunlarla başlıyor zaten.

Sevgiler,

10 Kasım 2012

29 Ekim 2012

Cumhuriyetimiz 89 Yaşında

Post Template Bölümü...

23 Ekim 2012

29 Ekim'le İlgili Bir Haber

Ben bu haberi okuduğumda çok şaşırdım. Önceki kuşakların bunu okuma olanağı olmadı, benden sonrakiler için de buraya alıyorum. Yanılmıyorsam bu tür etkinlikleri eskiden Valilikler düzenlerdi. Ben küçükken tüm devlet kuruluşların bu etkinlikleri desteklediğini anımsıyorum. Kaynak: Hürriyet 23.10.2012

29 Ekim'e Başkent'te yasak29 Ekim'e Başkent'te yasak, İstanbul'da bayrak gerginliği

İSTANBUL, 23 Ekim 2012 


Ankara Valiliği Başkent'teki 29 Ekim yürüyüşünün yasal olmadığı gerekçesiyle engelleneceğini duyurdu. İstanbul'da ise 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını her yıl Bağdat Caddesi’nde ‘Cumhuriyet’e bağlılık yürüyüşü’ ile kutlayan Kadıköy Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında caddenin süslenmesi konusunda gerginlik yaşandı. Ankara Valilliği'nden yapılan yazılı açıklamada STK'lar tarafından yapılması planlanan 29 Ekim yürüyüşünün yasal olmadığı gerekçesiyle engelleneceği duyuruldu.

18 Ekim 2012

Bir Koca Yitik Daha

Bir koca yitik daha: Yakın tarihimizi en iyi bilenlerden biri daha göçtü bu dünyadan, Erol Şadi Erdinç. Orhan Kemal ödül töreninde tanıştığımda bir Merhaba dediğim anda dostum oluvermişti. Geçen yılki (12 Kasım 2011) kitap fuarında standımıza gelerek bizi mutlu etmiş, bize bazı konularda kaynak göstermişti. Yakın tarihimizi çok iyi bilmekle kalmayıp hep aydınlanmacıları savunmuştu. Işıklar içinde yatsın.

6 Eylül 2012

Hüseyin Kıvanç


Olamaz, daha geçen gün facebook'da yazıştık, çok değerli bir dostumdu, gözlerime inanamıyorum. Şu anda da facebook ekranımın sağ alt köşesinde onun resmi var. Çok çok üzüldüm, aydınlanmamızdan bir ışık daha eksildi.

Dostlarımın çoğunun tanıdğı, Cumhuriyet'te birçok haberi yayımlanan, yayıncı, aydın insan, çok değerli dostum Hüseyin Kıvanç'ın yaşamını yitirdiği haberini biraz önce facebook'ta okudum, gözlerime inanamadım. Ben inanmasam da bu acı haberi dostlarıma iletiyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Işıklar içinde yatsın.

25 Ağustos 2012

“Merak Kediyi Öldürür” (*)

Kediler de Yanılır

“Merak Kediyi Öldürür” (*)


Ağabeyimler, tatilde bulundukları Armutlu’dan İstanbul’a giderken Çiftlikköy’de kaldığımız 500-600 daireli sitede 4. katta bulunan dairemizde birlikte bir akşam yemeği yemek için bize uğramışlardı. Arabalarında yanlarında getirdikleri değerli eşyalarından başka bir de kedi kafesini alarak yukarı çıktılar. Biz onları yemeğe çağırırken bir de kedi beklemiyorduk. Neyse çağrısız konuk kediye evin arka balkonu uygun görüldü. Balkonun biri dışında tüm pencereleri kapalıydı, o pencerede de tel sineklik vardı. Kedi kafesinden çıkarılarak balkon içinde özgür bırakıldı.

O gün de, güneş battıktan sonra, tüm yazlık site ve kentlerde olduğu gibi, sitenin gençleri blokların arasında söyleşmeye, dolaşmaya başlamışlardı. Biz yemeğe oturduk. Yemekten tam kalkmak üzereydik ki kapı çalındı, mahallenin gençleri kapıda heyecanla birşey anlatmak istiyorlardı. Sonunda biri acı haberi verdi: Bizim bloktan bir kedi intihar etmiş, tam önlerine düşmüş, ayaklarından birini kırmıştı. Kediler her zaman dört ayak üzerine düşerler bu bir doğa yasası, onların genlerinde var. Bu kedi nasıl olmuş da dört ayağı üzerine düşmemişti. Bizim kedimiz olup olmadığını sordular. Kedinin sahibi yengem oturduğu sandalyeden bir hışımla fırladı, hep birlikte arka balkona koştuk. Eve ilk kez bir kedi gelmiş, o da balkondan aşağı atlayarak intihar etmişti, arkasından gelecekleri düşünmek bile insanı üzüyordu. Arka balkona gittiğimizde bir de ne görelim, kedi sapasağlam, balkondaki divanda keyif sürüyor, sahibini (ya da kölesini) görünce miyavladı. Hemen kapıya koştuk, gençlerden aynı bilgiyi diğer dairelere de vermelerini rica ettik, eğer kimse kediyi sahiplenmiyorsa o zaman da damda dolaşan bir sokak kedisinin düşmüş olabileceği aklımıza geldi. Kedimiz için üzülmemize gerek kalmamıştı, hep birlikte bir oh çektik. Ama niye bu yabancı kedi tam da bizim eve ilk kez kedi geldiği gün aşağı atlamıştı?

Sonunda kedinin sahibi bulundu, kedi tam üstümüzdeki dairede yaşayanlara aitti, oraya birkaç haftalığına tatile gelenler kedilerini de birlikte getirmişler, balkon civarında özgür bırakmışlardı. Balkonun tüm pencerelerinin kapalı olduğunu düşünüyorlardı, ama onlardan biri aralık unutulmuş, ya da becerikli kedi tarafından açılmıştı. Üst katta çığlıklar atılmaya başladı, pencerenin kimin tarafından açıldığı tartışmaları başladı, arkasından ağlaşmalar. Aralarından biri koşa koşa merdivenlerden aşağı doğru yuvarlanırcasına kapının dışına çıktı ve kediyi koruması altına alarak doğru arabalarına koştu. Bayramın üçüncü günü gece geç saatte veteriner nasıl bulunacaktı?

Biz kedinin aşağı atlama gerekçesini bir türlü bulamamıştık. Kediler hiçbir zaman aşağı inemezler, atlamazlar. Ağaca çıkan kedilerin itfaiyeler tarafından nasıl kurtarıldığı sık sık televizyonlarda gösterilir.

Kedilerini de sağ salim yanlarına alarak yolculuğa çıkan konuklarımızı uğurladık, eve dönüyoruz, sitenin gençleri bir kez daha bizi durdurdular, kedinin düşerken bizim balkonun demirlerini kırdığını şans eseri kimsenin kafasına bir şeyin düşmediğini, onları kontrol etmemizi önerdiler.
Eve döndüğümüzde doğru balkona koştuk, gerçekten balkonun dışına doğru çıkıntı halinde bulunan ve duvara kocaman salmalarla vidalanmış, çamaşır iplerinin bağlı olduğu koca demirlerden biri yerinde yoktu.

Sonunda bulmaca çözüldü, olay tam tamına şu şekilde gelişmişti: Bize konuk gelen kediyi balkonda özgür bıraktığımızda, o mutlaka “kedice” bazı anlamları bulunan “miyav” sesleri çıkarmış, üst kattaki kedi çılgına dönmüştü. Bizimki miyavlamaları kesmeyince, yukardaki kedi, “meraktan” çatlamış, sonra da bizim kedinin bulunduğu bir alt kattaki balkona inmeye karar vermişti. Balkonun dışarıya doğru ağaç dalı gibi çıkmış çamaşır ipi demirleri vardı, onlardan birinin üstüne atlayarak bizim balkondaki kediyi görebilir merakını giderebilirdi. Kedi bütün dikkatini toplamış, kendinden salt 1-2 metre uzaklıktaki o demirin üzerini hedefleyerek kendini serbest düşüşe bırakmıştı. İşte bütün sorun burada çıktı, balkon demiri onun 1-2 metreden düşmesinin etkisiyle yerinden kopmuş, çamaşır ipleri demir çubuğu tuttuğundan o yere kadar düşmemiş, ama ona tutunacağı hesabını yapan üst katın kedisi konum değiştirerek düşey olarak asılı kalan demirden kayarak apartmanın önüne düşmüş, hem de olay kedi için tümüyle sürpriz olduğundan dört ayak üzerine düşme kuralını bile uygulayamamıştı. Zavallı kedi, hem bizim kediyi görememiş hem de ayaklarından birini kırmıştı, öte yandan bizimki de miyavlamış, etraftan kendine bir arkadaş bulacağını düşlerken bir başka kedinin başına iş açmıştı. Bizim kedinin balkonun dışından bir başka kedinin aşağı doğru uçuşunu görmesi bana Behiç Ak’ın “Tek kişilik Şehir” oyununu anımsattı.

Biz ertesi gün üst kattakilere çıktık, biraz da söylenerek onların bizim kırılan balkon demirimizi yaptırmalarını istedik. Bir de tabii ki kedilerine hakim olmalarını istedik. Kaza geçiren kedinin sahiplerinin bizim kediden haberleri hiçbir zaman olmadı, aksi halde onlar da bizim kediden şikayetçi olabilirlerdi, nereden bilebilirlerdi kedilerinin başka bir kediyi görmek uğruna canından olmak üzere olduğunu? Onlar halâ kedilerinin hangi gerekçeyle aşağı atladığını, intihar ettiğini bilmiyorlar, belki de kediyi, intihar girişiminin nedenlerini araştırmak için kedi psikologuna götürmüşlerdir.

Demek ki, kediler, gerçekten “meraklarını gidermek için canlarını vermekten” kaçınmazlarmış...

Aydın Ergil
24.8.2012


(*) “Merak kediyi öldürür” İngilizce bir atasözünün (Curiosity kills the cat, ...) başlangıcı

8 Temmuz 2012

Vedat Günyol'suz 8 Yıl


Öğretmenim, ustam, dostum bilge insan Vedat Günyol'u yitireli (9 Temmuz 2004) tam sekiz yıl olmuş. Vedat bey yaşamının son döneminde bile hasta yatağından Cumhuriyet Gazetesi'nin ikinci sayfasında yazmayı sürdürdü. Yazılarının tümü aydınlanma savaşımına adanmıştı. Vedat beyin değerini her geçen gün daha fazla anlıyorum. Işıklar içinde yatsın. 

2 Temmuz 2012

26 Mayıs 2012

41.Orhan Kemal Roman Armağanı Töreni


* * * * DAVET * * * *       

ÖLÜMÜNÜN 42.YILINDA

ORHAN KEMAL’İ ANMA

VE

2012 YILI 41.ORHAN KEMAL ROMAN       
ARMAĞANI TÖRENİ

Orhan Kemal Kültür Merkezi tarafından düzenlenen gerçekçi edebiyatımızın büyük ustası Orhan Kemal’i anma ve “HEYULANIN DÖNÜŞÜ” adlı yapıtıyla 2012 yılı 41.Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan Yiğit Bener’in ödül töreninde bizleri onurlandırmanızı rica ederiz.
        
Mehmet Önder (Sunum), Melek Akıllı (Hoş Geldiniz), Işık Öğütçü (Ölümünün 42.Yılında Orhan Kemal), Tahsin Yücel (Orhan Kemal Roman Armağanı), Gürkan Hacır (Orhan Kemal’in Düşündürdükleri), Çimen G. Erkol (Orhan Kemal’in Mücadelesi), Ahmet Ümit (Edebiyatımızda Orhan Kemal), Erol Ş.Erdinç (Anılarda Orhan Kemal), Enver Aysever (Yaşayan Orhan Kemal), Ayşe Sarısayın (Yiğit Bener’in Yapıtları), Nazım K.Öğütçü (Ödül),   Ödül Töreni,  Yiğit Bener (Ödül Konuşması), Kokteyl.

Işık Öğütçü
Orhan Kemal Kültür Merkezi

                                                                          
Tören Yeri          : Orhan Kemal Kütüphanesi - Konferans Salonu
Adres                   : Ordu Caddesi No:33, Beyazıt, İstanbul
Tarih ve Saat      : 01.Haziran.2012 – Cuma  -- Saat: 10.30
Telefon                : (0212) 518 10 47 – 2 Hat (Kütüphane)
Faks                    : (0212) 517 38 11 (Kütüphane)    

24 Mayıs 2012

Geleneksel Yazma Şenliği 2-3 Haziran




Post Template Bölümü...

18 Mayıs 2012

19 Mayıs Kutlu Olsun


Değerli dostlar, 19 Mayıs 1919 Ulusal Kurtuluş Savaşımımızda en önemli dönüm noktalarından biridir. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü yürekten anıyor, Gençlik ve Spor Bayramı'mızı kutluyorum.

Vedat Günyol'un öğrencilerinin 47. kez 19 Mayıs Buluşması bu kez Burgazada Öğretmenevi'nde olacak. Ben de orada 47 yıldır aksamadan süren bir geleneği sürdüreceğim. Hava kapalıymış, oraya o gün gitmemem için tonla gerekçe varmış, bana vız geliyor. Gelenekler başka türlü nasıl yaşayabilir ki? Yukardaki fotoğrafta 1992 yılında Vedat beyi ve kapalı havaya karşın yanında olan dostlarını görüyorsunuz.

30 Nisan 2012

23 Şubat 2012

Vedat Günyol 101 Yaşında

Sevgili dostum Kemal Özdemir'in tasarımı olan afiş. Etkinliğe tüm dostlarım çağrılıdır.

21 Şubat 2012

"Vedat Günyol 101 Yaşında"

"Vedat Günyol 101 Yaşında"

4 Mart 2012 Pazar Saat: 14:00

İstanbul Barosu'nun "Orhan Adli Apaydın" Salonunda
Orhan Adli Apaydın Sokak Baro Han Beyoğlu
(Ada Kitabevi'nin alt katında)

Konuşmacılar:
Av. Kadir Bakoğlu (Öğrencisi)
Ayla Çınaroğlu (Yazar)
Ahmet Ümit (Yazar)
Necati Güngör (Yazar)
Mehmet Başaran (Eğitimci, Yazar)

Ali Turap Yalçın (Öğrencisi, Öğretmen) (Türküler)


Sunan: Aydın Ergil