Edremit'ten batıya doğru giderken, Küçükkuyu'nun girişinde dağa doğru küçük bir köprü var. Bu köprü ile başlayan dağ yolu, 4 kilometrelik bir yolculuktan sonra Zeus Altarı'na (Sunak) ve Ayvacık ilçesine bağlı Adatepe Köyü'ne ulaştırır sizi. Zeus Altarı'na gitmek için çam ağaçlarının arasından 7 yüz metrelik yolu adımlamanız gerekli. Bu yolda yürürken, sol tarafa baktığınızda Adatepe'yi tam karşıdan görebiliyorsunuz.
Sunak, Gargaran tepesinin, Altınoluk'tan Küçükkuyu'ya tüm bölgeyi ayaklarınızın altındaymış gibi görebileceğiniz yerinde yapılmış. Yirmi basamaklı bir merdivenle çıkılan bu sunağın mermer kurban masasında, savaş yengileri için, Zeus'a nice kurbanlar kesilmiş. Homeros'un İlyada'sında Zeus ile "ilk eşi" Hera'nın burada tanıştıklarından söz ediliyor. Sunağın alt kısmında, duvarları taşla örülü bir sarnıç var.
Zeus Altarı'na giriş yolunun hemen yanında bölgenin en eski köyü olan Adatepe Köyü başlıyor, daracık kısa bir yolun sonunda köyün büyük alanı çıkıyor karşınıza. Bu alanın orta yerinde çınarların altında iki çay bahçesi yer alıyor. Ortadaki dev ağacın dibinde, dağdan toplanan otların, kekiklerin satıldığı bir tezgah hep var. Adatepe'nin kekikleri de bir başka, kekikler limon kokuyor burada. Köyün horozları ve kazları dolaşıyor masaların arasında. Ara sokaklara daldığınızda, keçilerin ve tavşanların da sizi pek umursamayarak gezindiklerini görüyorsunuz.
Köyde Rumlar ve Türkler (belki de birlikte) yaşamışlar. Evlerin kapısının avluya açılıp açılmaması evin kimler tarafından yapıldığını belli ediyor. Avluya açılan dış kapısı olan evlerin Türklere ait olduğu söyleniyor. Taş evlerin çoğu iki katlı. Köyün bir de Fatih Sultan Mehmet döneminin Gelibolu Sancak Beyi Zağanos Paşa'nın hanımı tarafından yaptırılan camisi var. Cami köye tepeden bakıyor. Köydeki Hacı Mehmet Ağa Konağı da aynı dönemde yaptırılmış. İki katlı taş evlerden bazılarının giriş katları ahır olarak kullanılmış eskiden. Evlerin arka bahçelerinde sebze fidanları ve meyva ağaçları var. Hem toprak verimli hem de iklim harika. Köylüler, dik dağ yolunun son yıllarda kardan ötürü hiç kapanmadığını söylüyorlar. Köy güneye bakan yamaçta, güneyden gelen ılık hava akımları her zaman yumuşatıyor havayı. Çevre ise yemyeşil ve orman görünümlü. Avcılık da vardır mutlaka. Doğa yürüyüşleri için biçilmiş kaftan.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında yaptırılan Taş Mektep, günümüzde kültür yuvası olma işlevi görüyor. Köyde Hünnaphan ve birkaç butik otel ile Hüseyin Meral Zeytinyağı Evi ve Kültürevi bulunuyor. Bir litre sızma zeytinyağı 3-5 kilo zeytinin sıkılmasıyla elde edilirken 100 kilo zeytinden pres (baskı) yapılmadan elde edilen ilk birkaç litre sızmaya "Zeytin Sütü" deniyor. Sağlığa sayısız yararı olan Zeytin Sütü yalnızca Adatepe'de üretiliyor.
Adatepe'deki harap taş evler, özgün şekillerine sadık kalınarak yenileniyor. Köyde bakımlı evler ile harabeler yanyana. Köydeki tüm yapılar ikinci derece sit alanı, koruma altında. Harap bir evin onarımı için önce özgün şekline uygun onarım projesinin yapılması, ardından da yapım onayının alınması gerekiyor.
Bazı sanatçılar Adatepe'yi seçmişler yaşama mekânı olarak. Adatepe'de herkes birbirini tanıyor, insanlar sevecen. Kaz Dağı'ndaki "altına hücum" bahaneli kazılar bitmezse burada binlerce zeytin ağacı kesilecek, toprak zehirlenecek. Eğer oradaki doğal zenginlikler katledilirse, orada yaşayan insanlar yaşamlarını ve uğraşlarını sürdürebilmek için başka yörelere göç edecekler, Adatepe de "hayalet köy" olacak. İkibin yıllık geçmişi olan Adatepe, zeytin ağaçlarıyla, insanlarıyla, horozlarıyla, keçileriyle, kazlarıyla, tavuklarıyla ve tavşanlarıyla hala yaşıyor. Kaz Dağlarındaki bu güzel ortam korunmalı, katledilmemeli.(Cumhuriyet Gezi Eki Sayı: 129, 9 Nisan 2008)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder